Ya onlar ölecek, ya biz! Yakın bu binayı! Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat… Buyrun burdan yakın. Nasıl olsa kimseye bir şey olmuyor. Yakanlara tabii. Yıllardır bu böyle. Yananlar yandığıyla kalıyor ama onlara da iyi oluyor. Çünkü tokmak inmiş, kalem kırılmış, karar çoktan verilmiş, ilmek boyunlara yakışmış… Kim kimi kin ve düşmanlığa tahrik ediyor kim bilebilir? İşkence görüntülerini üst üste paylaşan, mahkemeden önce hükmü veren bir bakan mı halkın gazını alabilir? Yoksa normalde dört öğrenci yan yana yürüdüğü zaman, ya da evine giderken bile tipine kıyafetine bakıp gözaltına alan ama karşısında şeriat isteyen kibar kalabalığı görünce “Lütfen” çeken dünyalar tatlısı devlet ayrı hükümet ayrı güçleri mi?

Bir yandan herkes her şeyin farkında. Herkes kimin cezalandırılıp, kimin cezasız kalacağını, hatta ödüllendirileceğini biliyor. Hak, hukuk, adalet kavramları sadece sloganlarda yaşıyorken, böyle bir iklimde yaşamak ne kadar kolay olabilir? Eski eşini mi bıçaklayacaksın? Korkma bir şey olmaz. İyi halden sezon sonu indirimin seni bekliyor güzel halkım.

Gün gelir, seriyi izleyenlerin bile zor hatırladığı bir terimle bir bilim kurgu evrene yapılan tuhaf ve sevimsiz bir gönderme halkı zor duruma düşürür, gün gelir kimsenin görmediği, okumadığı, okusa da tam anlamadığı, anlamak istese de kendince anladığı bir çizimle kendinden geçen halk. Bizim halkımız, çaresiz halkımız, ezilen, aç, sinirli, mutsuz, kimsesiz ama çaresi olmayan halkımız. Sürekli bir şekilde kin ve nefrete sürüklenen, istediği gibi yaşayamayan, yaşasa da başkalarının yaşamları istediği gibi olmadığı için huzursuzluklar içine giren, kin ve nefrete, kin ve nefretle sürüklenen çaresiz, çaresizliğinden ötürü de öfkeli, öfkesinden ötürü sorunlu, sorunlarını yakarak, yıkarak, linç ederek çözmeye çalışan kin ve nefrete sürüklenmiş, kendi ülkesinde kendisini yaşayamayan halk…

Halkımız yanlız değil, sadece yanlışız. Ama iki yanlışın bir doğru ettiği bir yerdeyiz, evrenin kırıldığı, kıranın kırdığının yanına kar kaldığı, şiddetin yüceltildiği, istenilmeyen ve beğenilmeyen fikirlerin yok edilmesi gerektiğine inananların, fikirlerle ya da kötü şakalarla değil, şiddetle ve baskıyla kendini ifade ettiği, tarafsızlığın Afrika’da bir ülke sanıldığı bir yerdeyiz. Adiliz ama adaletli değiliz, çünkü tarafımız belli. Neyse ki Türkiye Cumhuriyet bir hukuk devletidir. Evdeki muhabbet kuşuma öğrettim, her sabah beni bunu şakıyarak uyandırıyor. O da diğer kuşlara öğretti bahçedeki, artık ormanın bir kısmı sabahları “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” diyor. Diğer kısmı yanıyor…

Diyarbakır Barosu Bengi Başer hakkında suç duyurusunda bulundu
Diyarbakır Barosu Bengi Başer hakkında suç duyurusunda bulundu
İçeriği Görüntüle

Orman yangınları da kaderimiz işte. Bilimin, teknolojinin, duaların bile çare bulamadığı, söndüremediği, engelleyemediği bir gerçek, bir kader, bir fıtrat. İşin güzel tarafı “Nasıl olsa engelleyemiyoruz, neden kendimizi daha çok zora sokalım?” diyerek tedbir de almayı bıraktık. Sonuçta deprem gibi, sel gibi bir doğal afet orman yangını. Küresel iklim değişikliğini ah bir tutuklayabilsek! En azından iddianamesi yazılana kadar içeride tutsak o bile olacak ama nafile. Biz onun yerine insanları içeri atıyoruz. İnsana en büyük zararı sonuçta insan veriyor.

***

Mesela onur yürüyüşleri… Ülkemizi lezbiyen, hemcinsel, çok afedersiniz nanbaynıri yapmaya çalışan bir sürü insan. Daha sokakta durur dururken önleyici tedbir uyguluyoruz. Saçı renkli mi? Erkek ama saçı mı uzun, kadın ama kısa saçlı mı? Küpesi mi var, burnu mu delik? Renkli bir şeyler mi giymiş? Hemen paketlemek lazım böylelerini. Varlıklarıyla ülkemizi lezbiyen, ya da Allah korusun nanbaynıri yaparlarsa ne biz yaparız? Veyahut ülkemizden başlayan bu salgın, tüm dünyayı ele geçirirse, insanlar oldukları gibi yaşamak isterlerse bunun vebalini kim taşır?

Saraçhane’de gasp edilmiş seçme haklarını savunan insanlar mı? Aman Allahım! Hemen hepsini toparlayalım. Toparlarken tekme de atalım. Biliyorsunuz bizde yere düşene vurmak adettir. Soma’dan beri, daha öncelerinden beri bu böyledir. Yere düşene vur bir tekme. Sonra soruşturma açarız, kask numaraları görünmeyen, F35 misali gizlenen içimizdeki hainlere… Sonuçta muhabbet kuşum Babacıx’ın da dediği gibi “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir”...

Şeriat mı isteniyor? Binalar mı yakılacak? Bir takım öfkeli gençlere, kızdılar diye müdahale edemeyiz. Devletin kolluk kuvvetlerini böyle şeylerle meşgul etmeyin, lütfen.

Attığınız slogan, şey… Lütfen.