KADIN DEMEK DE YASAK MI?

“Toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet eşitliği”, “cinsel yönelim”, “cinsel kimlik”, iktidar bu kavramları her zaman hayal ettiği gerici düzene tehdit gördü. Ötekileştirdi, farklılıklara karşı toplumu bölmeye çalıştı. Bu ülkede yaşayan her birey, iktidarın çizdiği çerçevede kalmalıydı ki kolayca iktidarlarını devam ettirebilsinler.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi evrensel hak temelli kavramları hedef alan bir genelge yayınladı. 2 Mayıs 2025 tarihli yazı ile tüm il müdürlüklerine ve bağlı kurumlara gönderilen bu belge ile de yukarıda saydığımız kavramların, farkındalık yaratan seminer vb. çalışmalarda kullanılmasını yasakladığını bildirdi. Bu gerici saldırılar, sadece hakları için mücadele eden, ayrıştırılan, ezilen, öldürülen, tahakküm kurulmak istenen, bizlere dönük değildir.

Tüm gerici saldırılar, CUMHURİYETE de dönüktür. Her attıkları adım, iktidarın hayalini kurduğu, (hepimiz üzerinde tahakküm kurduğu, istediği gibi sömürdüğü) düzene hizmet etmektedir.

SANIRIM ARTIK KADIN DEMEK TE YASAK!

İktidar, bu kavramlara getirdiği sınırlama ile “kadın” kavramına da eşitlik için mücadele ettiğimiz tüm haklarımıza da savaş açıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kavramı ile ilgili daha önce de köşemde yazmıştım. İsteyen okurumuz "Toplumsal cinsiyet eşitliği" yazımıza bu yazının sonundaki linkten ulaşabilir. Kısaca bu kavram, “kadın-erkek eşittir. Eşit haklara sahiptir” diyor, diyebiliriz. İktidarın dilinden pek çok kez “kadın-erkek eşit değildir” cümlesini duymuş olsak ta artık resmi olarak eşit haklarımıza saldırdığını ilan ediyor.

Söz konusu kavramların, kamuya yönelik farkındalık çalışmalarında ve politik belgelerde yer almaması gerektiği ifade ediliyor.

Kadınların tüm kazanılmış hakları da hedef alınıyor. İnsan hakları da ihlal ediliyor.

Bu kavramlar, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve pek çok uluslararası sözleşmede bireysel özgürlüklerin ve eşitliğin temel taşları olarak kabul ediliyor. Bu kavramların tehdit olarak sunulması, devletin insan hakları yükümlülükleriyle açık bir çelişki oluşturuyor.

İktidarın argümanı ne?

Bu kavramların aile yapısına zarar verdiğini söylüyor. “Aile Yılı” ilan edilen bu yılın, sadece Nisan ayında ERKEKLER 44 KADINI öldürdü. Çoğu kadın, erkek aile bireyleri tarafından öldürüldü. Kadın cinayetlerini durdurmaya yönelik ciddi yaptırımlar için adım atılmadığı gibi toplumu geriye götüren, ayrıştıran yasaklar, adımlar kabul edilemez. Ev içi şiddet, ensest, taciz ve tecavüz görmezden geliniyor. Toplumda farkındalık yaratan çalışmalar sınırlandırılıyor. İktidar “evlenin, üç çocuk yapın” diyerek, yukarıda bahsi geçen kavramlara sınırlama (yasak) getirerek aileyi korumayı amaçladığını ifade ediyor. Aileyi değil iktidarlarını korumayı amaçladıkları çok açıktır.

Amaç, gerçekten aileleri ve çocukları korumaksa bir eğitimci olarak bazı önerilerim olacak;

Öncelikle, Üniversite ve cami kürsülerini kullanarak, “6 yaşındaki çocukla evlenilebilir" , "kadınlar dayak yiyorsa, Allah'a şükretsin" diyen vasıfsız kimselerin halkı zehirlemesine izin verilmemelidir. 6 yaşında bir çocuk evlenebilir diyen kişi; “ben 6 yaşındaki bir çocuk ile cinsel birliktelik yaşarım” demektedir. Yasalarımıza göre 18 yaş altı bireyler çocuktur. Dolayısıyla hem kendi sapkınlığını ifade ettikleri hem dini referans göstererek dinimizi kirlettikleri hem de halkı yanlış bilgilendirdikleri için suç duyurusunda bulunalım. Bu vasıfsız ve sapkın zihniyetlerin, bulundukları makamı kullanarak kendi sapkınlıklarını meşrulaştırma girişimlerine izin vermeyelim.

Ailelerin refah seviyesini yükseltin. İnsanlar artık bulundukları ayı değil, haftayı nasıl geçireceklerini düşünüyorlar. Açlık sınırında yaşayan insanların olduğu gerçeğiyle yüzleşin. Çocuğu aç yatan, anne babanın öfkesini, gözyaşlarını görün. Okula giden evladına, beslenme koyamayan annenin acısını, feryadını duyun. Açlık ve sefaletin boyun eğdirdiği yüzlere bakın. Yoksulluk yüzünden, okul yerine çocuklarını işe uğurlamak zorunda kalan ebeveynlerin çaresizliğini görün.

Cinselliğin, utanılacak, yasak getirilecek değil, eğitiminin alınması gerektiği gerçeğini kabul edin. Bireylerin sağlıklı cinsel eğitim almasının önünü açın. Çünkü sağlıklı cinsellik bilgilerine ancak eğitim yoluyla ulaşılabilir. Cinsellik, bireylerin yaşamını büyük ölçüde etkiler, dolayısıyla ciddiye alınmalıdır. Ülkemizde “cinsel eğitim” dersi yoktur. Bireyler, cinsellikle ilgili her şeyi, kapalı kapılar ardında, kulaktan dolma öğretiler ve yanlış pornografik içerikler vb. yollarla öğrenmeye çalışmaktadır. Alanında uzman eğiticilerle öğrenilmesi, eğitiminin alınması gerekmektedir. Bir iki örnek verelim; karşı cinse doğru dokunma, flört, rıza, rızanın inşası ve HAYIR, HAYIR DEMEKTİR gibi kavramlar cinsel eğitimin konularıdır.

Bireylerin, cinsel birliktelik yoluyla bulaşan hastalıkları bilmesi ve önlemini alması mühimdir. HPV aşısını ücretsiz yapın, çocukların ve tüm bireylerin ulaşmasını sağlayın; çünkü HPV aşısı cinsel yolla bulaşan hastalıklara, kansere karşı, kadın- erkek hepimizi koruyor. Bireylerin hem kendi hem karşı cinsin anatomisini bilmesi önemlidir. Gençlerin bedenlerindeki değişimleri vb. konuları anlayabilmesi ancak uzmanlar tarafından aktarıldığında mümkün olur. Umarız ki bu yazı yetkililere de ulaşsın.

Kadınlar belki arada bir savunmada kalsa da asla geri adım atmayacak daima ilerleyecek bilginize.

https://www.medyayazar.com/egitimde-toplumsal-cinsiyet-esitligi