Merhaba,

Bugün ikinci cemre düşüyor, sular ısınıyor... Sabahların soğuğu hala ısırıyor olsa da artık güneş iyice hissettiriyor kendini.

"Hiç olmazsa üşümeyecekler artık..." teselli mi? İlk depremin üstünden 20 gün geçmiş. Hatay'da hala su yok. Temizlik önemli sorun; bulaşıcı hastalıklar ciddi bir tehlike... İlk günden beri deprem bölgesindeki geçici ekibimizden öğrendiğimize göre Ankara ve İstanbul belediyelerinin su ve kanalizasyon ekipleri şehre temiz su verebilmeye uğraşıyorlarmış. Gönüllüler ve destekçilerle ayakta duran mutfaklar düzenli sıcak yemek çıkarabiliyor ama taşıma suyla bu işleri yapmak zor. Kullan at tabak çanak kullanmak zorunda kalındığından inanılmaz çöp çıkıyor, o da bir sorun...

Deprem bölgesi kırsalından haberler daha geç gelmeye başladı. Şehirlerdeki kadar can kaybı olmasa da tahribat büyük. Pek çok hayvan kaybedilmiş, kalanlar da soğuktan ve açlıktan kötü durumda. Asi nehri yön değiştirmiş, bazı tarlaları su basmış, sulama sistemleri dağılmış, toprakta yarıklar oluşmuş... Deprem bölgesi önemli bir tarım alanı - tarımsal üretiminin ciddi bir yüzdesi o bölgeden sağlanıyordu. Yani gıda krizi derinleşecek demektir.

Bu felaket endüstriyel tarımın, özellikle de hayvancılığın ne kadar yanlış, ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Sıcak ahırlara, mısırlı soyalı yemlere alışmış ithal hayvanlar iklim koşullarına uyamadı. Makine ile sağılmaya alışmış hayvanlar elektrik olmayınca süt veremedi...

Bizler bölgeyi gözümüzde acı veren bir yara gibi canlandırıyoruz. Bazılarının bunu yeni birer rant alanı olarak görmesi nasıl bir şey?

Küçük üreticileri ayakta tutabilmek, üretimin sürmesini sağlamak için şimdi dayanışma daha da önemli.

Zorlukları birlikte aşacak, yaraları saracağız! O topraklar şirketlerin eline geçmeyecek!