Ben büyük bir bahçede büyüdüm Cahit adamı; o yüzden çocukluğum biraz uzun sürdü…

(Mino’nun Siyah Gülü / Hüsnü Arkan )

Bu toprakların büyük bahçelerinde büyüyen kadınlar babalarının gücünün gölgesinde yetişti. Kız çocuğu doğurmak ise annelerinin ayıbıydı. Kızı olduğu için kahveden çıkıp eve gelmeyen babaların kızlarıyız biz. Babalarımız bahçemizi büyük tutarak kanatlarımızı kırıyorlardı aslında; yaşımız gelene kadar orada istediğimiz kadar oynayacaktık. Bizi kendilerine özendirdiler hep. Küçük bir kızken bir erkeğin yüzünü gözünü dağıtmanın güç olduğunu düşünür ve bir erkeği dövmenin ne kadar harika bir şey olduğunu düşlerdim. Çünkü biz eksik etek, saçı uzun aklı kısa, kan ayak olmayacaktık. Çünkü biz devrilmez devrilirsek de yıkılmayan biri olacaktık. O yüzden duvardan düştüğümde ağlamadım. O yüzden köpek ısırdığında bağırmadım. O yüzden acı yok Rocky diye yaladık moraran yerlerimizi. Bizi cinsiyetsiz yetiştirdiler. Büyük bahçemiz top oynamak için idealdi ama topuklu ayakkabıyla gezemezdik. Çünkü taşlıydı bahçemiz, topraktı bir kısmı.

Biz uçurtmalarımızı gökkuşağı renkleriyle bezer ama pulları sadece gelinliklere yakıştırırdık. Ayıp rüyalar görmek bizim işimiz değildi. Evlenecek kızların ellerinde danteller vardı, bizim ellerimizde kitaplar. Çünkü biz o kadınlardan olamazdık, tek şansımız vardı; okumak. Ağabeyimiz erkek gibi kızsın dediğinde gururumuz okşanırdı. Severdik bu sözü. Cinsiyetsiz yaptılar bizi. Karı gibi ağlama demişti bir gün bir arkadaşım bana. Karı sözü ne kadar da aşağılayıcıydı. Bir küfür gibi büyüdü kulaklarımda karı sözcüğü. O büyük bahçede uzun süren çocukluğun bir cinsiyetsizlik olduğunu anlamadan büyüdük.

Ablalarımız yaşı geldiğinde dantellerini aldılar ellerine. Biz okul yolunu tuttuk. Erkek arkadaşlarımız sadece erkek arkadaştı. Kimse bizim sevgilimiz olamazdı. Biz başkalarının sadece bacısı olabilirdik. O yüzden biraz kaba saba konuşuruz şimdi. Erkeklerimizden gördüğümüz tek içki rakıydı. Rakıdan başkasını içemez olduk şimdi. Erkeklerimiz erken öldüler sonra. Biz bütün erkeklerimize camdan bir bebek gibi bakar olduk. Onların acıları yüreğimiz dağladı. Ve ne yaptılarsa bağışladık. Hayatımıza ne kadar müdahale ettilerse sustuk. Bizi ne kadar örseledilerse bir şey yapmadık. Onlar arkaydı, güçtü, simgeydi, soyumuzdu, düşersek bizi tutacak olanlardı.

O büyük bahçede çocukluğumuz uzun sürdü biraz. Güçlü kadınlar olduk, her atılan yumruğa bir karşılığımız, her söze bir cevabımız her kayba bir tesellimiz vardı bizim. Biz güçlü kadınlardık. Bize öyle dediler. Biz güçlü annelerin güçlü çocuklarıydık çünkü. O büyük bahçede güvendeydik çünkü. Bahçe bizimdi; biz bahçenindik.

Bir gün dünyanın o bahçeden ibaret olmadığını anladık. Biz büyüdükçe bahçe küçüldü. Bahçeden uçma vaktimizin geldiğini söylediler kırdıkları kanatlarımızı elimize vererek.

Bir gün kız kardeşimiz sokak ortasında katledildi. Kızı olduğu için kahveden çıkıp eve gelmeyen babamız geldi aklımıza, onu bu sefer bağışlamadık.

Bir gün evinde kocası tarafından dövülen ablamızın sesini duyduk telefonda. Arka bildiğimiz ağabeyimizi bu sefer bağışlamadık.

Bir gün dul olduğu için sokağa çıkmaya imtina eden annemizin çaresizliğini gördük evimizde. Bahçenin komşularını bu sefer bağışlamadık.

Bir gün kadın olduğu için patronu tarafından istismara uğrayan arkadaşımızın ağladığını gördük omzumuzda, amcamızı bu sefer bağışlamadık.

Bir gün kadın olduğumuz için kendimizi sokakta evde her yerde korumak zorunda olduğumuzu fark ettik. Cinsiyetsizliğin iyi bir şey olduğunu zanneden bizi bu sefer bağışlamadık.

Bize öğretilen bütün ezberleri bozdu bahçeden sonrası.

Her insan çocukluğunun bahçesinde kalır biraz. Çocukluğunun bahçesidir onu var eden. Bu ülkenin kadınları farklı farklı bahçelerde büyüseler de hep aynı evlerin kadınları oldular. Erkeklerin dünyasında var olmak için hep bir savaşın içinde buldular kendilerini. Sanmayın benim gibi düşünmeyen insanların benim gibi yaraları yok. Sadece yarayı iyileştirme, öteleme şekli farklı. Her birinin içinde iyi bir kız çocuğu olma hayali var; kimisi bizim gibi erkenden vazgeçiyor iyi kız olmaktan, kimisi ölene kadar oynuyor rolünü. Ama hepimizin içinde aynı isyan var: kendi seslerini duymak istiyorlar.

Ne kadar çirkin ne kadar güzel olduğu önemli değil, kadın sesini duymak istiyorlar.

Çocukluğu uzun süren kadınların ve hiç çocuk olmayan kadınların türküsü olsun büyük bahçeler… Ve şimdilik hiçbir sözü ezgisi olmasın. Kadınlar yazsın sözlerini kadınlar bestelesin ezgisini...

Ben büyük bir bahçede büyüdüm Cahit adamı, o yüzden çocukluğum hiç bitmedi!!