Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), geçtiğimiz şubat ayında yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı Ankara’da miting düzenledi. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitimciler arasındaki ayrıştırmanın derinleşeceğini savunan Eğitim-Sen, Türkiye’nin dört bir yanından gelen üyeleriyle Anıtpark’ta toplandı.

“Eşit işe eşit ücret”, “Öğretmenlik Meslek Kanunu İptal Edilsin” pankartlarını taşıyan öğretmenler, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” “ÖMK İptal Edilsin” “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atarak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ve 19 Kasım’da gerçekleşecek olan Kariyer Basamakları Sınavı’nın iptal edilmesini talep etti.

MADEN İŞÇİLERİ İÇİN SAYGI DURUŞU

Milli Eğitim'de yeni dönem: Okullar da randevulu oldu Milli Eğitim'de yeni dönem: Okullar da randevulu oldu

Öğretmenler, mitingde Bartın’da hayatını kaybeden maden işçileri için saygı duruşunda bulundu, “Yüreğimiz Bartın’da” sloganları attı.

‘ORTAK MÜCADELENİN İLK ADIMLARINI ATTIK’

Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Bartın’da hayatını kaybeden maden işçilerinin ailelerine baş sağlığı dileyerek sözlerine başladı. Eğitim-Sen’in 116 yılık sendikal geleneğinin ÖMK’ya karşı birleşen sendikalarla karşılık bulduğunu söyleyen Kurul, şunları kaydetti:

“Öğretmenlerimizin tabandan, sahadan sendikalarını itmesi biçimindeki yoğun baskısı ile bu buluşma gerçekleştirildi. 12 sendika şimdi birlikte sözde Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı ortak mücadelenin ilk adımlarını attık. Bu daha başlangıç. Türkiye'de emekçilerin ürettiğinden hakça gelir alması, üretimde söz sahibi olması, demokrasiyi, özgürlükleri, eşitliği yaşaması, toplumsal barışı yaşama geçirmesi ancak güçlü ittifaklar ve koalisyonlarla mümkün olacaktır, emek, demokrasi ve büyük barış mücadelemiz hepimizin elleriyle inşa edilecektir.”

‘MİLLİ EĞİTİM BAKANI KENDİ BİLDİĞİNİ OKUDU’

Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren ÖMK düzenlemesine karşı bir araya geldiklerini söyleyen Kurul, şöyle devam etti:

“Öğretmenlik Meslek Kanunu kapalı kapılar ardında, kanunun muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikalarının iradesi dışında, haklarını ve taleplerini dikkate almadan hazırlandı ve yasalaştı. Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı bugüne kadar defalarca olduğu gibi, bir kez daha kendi bildiğini okudu. Masa başında hazırlanan meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenleme alışkanlığını sürdürüyorlar.”

‘NİTELİKSİZ ÖĞRETMEN DAYATMASI KABUL EDİLEMEZ’

Türkiye'de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaş kaleminde çalışmak zorunda kalan başka bir meslek grubunun olmadığını ifade eden Kurul, siyasi iktidarın öğretmenler arasında halen var olan aday, sözleşmeli, kadrolu, ücretli ayrımına yenilerini eklemekle birlikte, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden daha da pekiştirmek istediğini belirtti.

Kurul, şunları dile getirdi:

“Tıpkı nitelikli okul/niteliksiz okul' ayrımı üzerinden yürütülen tartışmalarda olduğu gibi, bugün de kariyer basamakları üzerinden 'nitelikli öğretmen/niteliksiz öğretmen' algısı yaratılmak istenmesi kabul edilemez. Öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunları bakanlığın gündeminde değil. Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarımıza ve geleceğimize yönelik taleplerimizi görmezden geliyorlar. Öğretmenlerin mesleki birikimini ve niteliğini yok sayan kariyer basamakları uygulamasının öğretmenlik mesleğinin saygınlığını daha da düşürmesine karşı hiçbir eğitim emekçisi sessiz ve tepkisiz kalmayacaktır.”

‘ÖMK’YA KARŞI İTİRAZLAR GÖRMEZDEN GELİNEMEZ’

İktidara her koşulda biat eden, eleştirmeyen, sorgulamayan ve bunun karşılığında adaylığı kalkan, kariyer basamaklarını tırmanan birer 'memur öğretmen' profili yaratmayı amaçlayan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı yükselen itirazların daha fazla görmezden gelinmemesi gerektiğini söyleyen Kurul, “Eğitimde özellikle son yıllarda esnek, güvencesiz ve angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir şekilde arttı. Bunun en somut örneği KHK'lerle haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen on binlerce öğretmenin işinden ekmeğinden edilmesi ve sivil ölüme mahkûm edilmesidir” dedi.