Sakaryalı edebiyatçı Sait Faik Abasıyanık'ın yıllardır mezbereyim bir ortamda bakımsız olarak tutulan , Müze bahçesine taşındı.

Sait Faik Abazıyanık'ın 1992 yılında, dönemin Adapazarı Belediye Başkanı Ünal Ozan'ıh girişimleriyle yapılan heykeli, Adapazarlıların girişimiyle, Sait Faik Sokak'taki müzenin bahçesine taşındı. Heykelin yeni yerine taşınması, 'Adapazarlılar' ve Adapazarlıyız' adlı facebook grupları tarafından duyuruldu

Adapazarlıyız Grubu yöneticisi Ahmet Pekşen, heykelin taşınmasını şu sözlerle duyurdu:

"SAİT FAİK YENİ YERİNDE…

Hemşehrimiz Sait Faik ABASIYANIK ın 1993 te Merhum Ünal OZAN Başkanımızın girişimleri ile yapılan ve ilgisizlik nedeniyle yıllardır bakımsız duran Heykeli Nihayet Yeni yerinde…

SATSO büyük katkıları ve SBB Kültür Dairesi Önceki Başkanı Dr. Resül NARİN inde destekleri ile Sait Faik Sokaktaki

Müze bahçesinde yapılan kaide üzerine konularak yerini aldı.

Başta SATSO Başkanı Akgün ALTUĞ,

Sakarya'nın ihracatı yüzde 15 geriledi Sakarya'nın ihracatı yüzde 15 geriledi

Sn. Dr. Resül NARİN, Sn. Müjgan ZAMAN hanımefendi ile konuyu ısrarla takip eden ABASIYANIK Ailesinin Yakını,

Sevgili dostumuz, Sn. Mehmet Selçuk DİZER e ve Emeği geçen herkese özgün Teşekkürlerimizi sunuyoruz."

ENKAZDAN ÇIKARILDI

Adapazarlılar Grubu yöneticisi Asuman Figen Tümer de, “Hoyratça tahribe uğrayan, unutulan heykel nihayet enkazdan çıkarıldı” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Sait Faik Abasıyanık’ın evrensel değerinin farkına varılarak bu şehrin kültürel anlamda simgesi olması gerektiğini hatırlatmaya çalıştık yıllardır.

Durmaksızın yazdık, söyledik, anlattık. Sözler aldık. Bekledik.

Sanat bir şehre damgasını vurmuşsa o şehir uluslararası niteliğe sahip olmuştur.

Şiiri, öyküyü, romanı, ilham veren bir şehir yazdırır.

Ve bir şehir yalnızca manzaradan ibaret değildir. Bir uygarlıktır da. Tarihi katmanlarıyla yansır edebiyata, kimliğe. Sanatla şiirleşir.

Yaşadığımız şehri anlamadan kendimizi anlayamayız çünkü. Şehirleri düşler kurar. O şehrin sakinlerinin düşleri…

Sait Faik’in kendi halinde, mutlu, hüzünlü, umutdolu, kaygılı, keyifli sıradan insanları dolaşıp dururken Adapazarı’nın sokaklarında: Yaşama kültürü, ağaçlarına kargaların konduğu akşamları, bayramları, töresi, hâsılı her şeyi yansımalıdır duruşlarına.

Şehrin manası olmalıdır.

Yetiştirdiği büyük sanatçıların adları, eserleri damga vurmalıdır meydanlarına.

Atatürk’ün ve sanatçıların heykelleri, işin erbabı kişiler tarafından konumlandırılmalı ve şehir derinlikli bir kültürle ışıldamalıdır.

Sanat, edebiyat ve mimarinin bir “mesele” olduğu anlaşılmalıdır.

1992 yılında dönemin Adapazarı Belediye Başkanı Ünal Ozan tarafından Kafkasyalı Vitali Cenya adlı heykeltraşa yaptırılan Abasıyanık Parkı’ndaki Sait Faik Abasıyanık heykeli nihayet Sakarya Müzesi bahçesinde daha önce inşa edilen kaidenin üstüne monte edilmiş.

Yıllardır hak etmediği bir utanç tablosuna dönüşen heykelin bir müze bahçesine taşınmasına seviniyor olmamız bile utançtır.

Ne denli gecikmiş bir kurtarma eylemi…Bir şehrin enkazından çıkarılan ağır yaralı bir heykel…

“Meserret Oteli” öyküsünü kaç yönetici okumuştur mesela?

Semaver’i, Sarnıc’ı, İpek Mendil’i, Mercan Dede’yi…

Özgürlükle varolan sanatın ağzı, dili bağlı uzun zamandır.

Ancak yaralarından utanmaz sanat. Kırgınlığından , acılarından yeniden yaratır kendini. Daha manalı bir esere dönüştürür kederini.

Her şey unutulur, silinir, geçer.

Sanat kalır.

Hayat kısa, fırsatlar kaçıcı, sanat sonsuzdur çünkü…

“Efendiler! Hepiniz me'bus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz fakat sanatkâr olamazsınız. “

diyen büyük Atatürk’ün çevresinde şehrin simgesi olan tüm sanatçıların heykellerinin ana meydanları aydınlatması,

kadim tarihi, sosyal yaşamı, edebiyatı, sanatı ve özgün hikayeleriyle gerçek Adapazarı’nın küllerinden doğması umuduyla."