Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), “Ücret İzleme Raporu (Nisan 2025)” başlıklı üçüncü raporunu yayımladı.

İşçi ve Emekçinin Kaybı: 134,2 Milyar TL

DİSK-AR’ın raporu, Ocak–Mart 2025 döneminde durdurulamayan fiyat artışlarının, yüksek enflasyonun ve adaletsiz vergi sisteminin işçi ve emekçi gelirlerini nasıl erittiğini çarpıcı verilerle ortaya koydu.

Rapora göre, 2025 yılının ilk üç ayında yaşanan %10,06’lık resmi enflasyon artışı, şu gelir kayıplarına neden oldu:

İşçilerin toplam ücret kaybı: 75,6 milyar TL

Memur maaşlarındaki kayıp: 28,1 milyar TL

Emekli aylıklarındaki kayıp: 30,6 milyar TL

Mart ayı itibarıyla emek gelirlerindeki toplam kayıp 134,2 milyar TL’ye ulaştı. Asgari ücretlilerin sadece Mart ayındaki kaybı ise 2.224 TL oldu.

Raporda ayrıca, ücretlerdeki erimenin yalnızca enflasyon kaynaklı olmadığı; sosyal güvenlik kesintileri ve adaletsiz vergi politikalarının da bu kayıpları derinleştirdiği vurgulandı.

Derinleşen Yoksulluk Dehşet Verici Boyutlarda

Mart ayı enflasyon verileri ve DİSK-AR’ın raporu, iktidarın yanlış ekonomik politikalarının, önlenemeyen fiyat artışlarının ve hukuksuzlukların yol açtığı siyasi istikrarsızlığın bedelini en ağır şekilde işçi ve emekçilerin ödediğini gözler önüne seriyor.

İktidar, işçi ve emekçinin artan yoksulluğunu önlemek yerine, yerli ve yabancı sermayenin kayıplarını halkın sırtına yükleyerek, ürünlere astronomik zamlar yapma yoluna gidiyor.

Gerçek enflasyonun bastırılmaya çalışıldığı, fiyat artışlarının kontrol altına alınamadığı bu tabloda, emekçiler yalnızca geçimlerini değil, geleceklerini de kaybediyor.

Kayıpların Önlenmesi İçin Ne Yapılmalı?

Uzmanlar, işçi ve emekçinin giderek büyüyen yoksulluğunun önüne geçmek için şu adımların atılması gerektiğini belirtiyor:

Sermayenin kayıplarının emekçiye yüklenmesine son verilmeli

Vergi sistemi adil hale getirilmeli

İşçi ve emekçinin gelirleri enflasyona karşı korunmalı

Fiyat artışları denetim altına alınmalı

Aksi halde, işçi ve emekçilerin yaşadığı kayıplar telafi edilemeyecek düzeylere ulaşacaktır.

Günde 10-12 saat hatta daha fazla süreyle çalışan emekçinin, tüm çabasına rağmen temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmesi; iktidarın ekonominin “iyiye gittiği” yönündeki söylemlerini çürütmektedir. Gerçek ekonomi sokağın ekonomisidir — ve o, her geçen gün daha da kötüleşmektedir.