İmralı'da tutuklu olan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısı üzerine kendini feshettiğini açıklayan PKK, 1978'de kurulan ve uluslararası toplumun büyük bir bölümü tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bir örgüt.
Türkiye'nin yanı sıra, Avrupa Birliği (AB), Avrupa ülkeleri, ABD, NATO gibi birçok kuruluş ve ülke tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK ile yürütülen mücadelede resmi kaynaklara göre 40 binden fazla insan hayatını kaybetti.
Peki Türkiye'nin yarım asırdır en büyük sorunlarından biri haline gelen PKK nasıl ve ne zaman kuruldu, mali kaynakları ne ve üye sayısı ne kadar?
PKK ne zaman kuruldu, yapısı nasıl?
Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 27 Kasım 1978 tarihinde, Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde Abdullah Öcalan liderliğinde kuruldu.
Örgüt aslında 1973'te "Apocular" adıyla başlayan bir hareketin devamı sayılabilir. Marksist-Leninist ideoloji ve etnik ayrılıkçılık temelinde kurulan PKK ilk silahlı eylemlerini ise 15 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde gerçekleştirdi. Bu saldırılarda bir asker hayatını kaybederken, 9 asker ve 3 sivil ise yaralandı.
PKK bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedefleyen, Marksist-Leninist ideolojiye dayalı ayrılıkçı bir silahlı örgüt olarak başlamasına rağmen zaman içinde özellikle 1990'lardan itibaren bağımsız devlet hedefinden vazgeçtiğini ileri sürerek özerklik ve Kürt halkının siyasi-kültürel haklarının tanınmasına yönelik bir söylemi benimsedi.
Hiyerarşik bir yapıya sahip olan ve askeri kanadı Halk Savunma Güçleri (HPG) tarafından yönetilen PKK'nın ayrıca Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adı altında şehirlerde ve sivil alanlarda faaliyet gösteren bir yapılanması da bulunuyor. KCK, PKK'nın kent merkezli stratejilerini destekliyor ve ideolojik olarak örgüte meşruiyet sağlamaya çalışıyor.
Açık kaynaklardan derlenen bilgilere göre PKK'nın üye sayısına ilişkin rakamlar kesinlik içermiyor. Gizli bir yapıya sahip olan örgütün üye sayısının döneme göre değişkenlik gösterdiği belirtilirken, son yıllarda Türkiye'deki aktif PKK militan sayısının çok azaldığı resmi kaynaklarca belirtilmişti. Ancak örgütün Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran sınır bölgelerindeki kamplarında binlerce militanı olduğu tahmin ediliyor.
Örgütün finans kaynakları neler?
Gerek Türkiye'deki farklı uzmanların araştırmalarına gerekse uluslararası alandaki raporlara göre PKK'nın ana finansman kaynakları uyuşturucu ticareti, eroin üretimi, insan kaçakcılığı, kara para aklama ve haraç toplama gibi yasa dışı faaliyetler.
Birleşmiş Milletler'in (BM) 2010 raporunda örgütün o dönemde sadece eroin kaçakçılığından yılda 50-100 milyon dolar gelir elde ettiği belirtilirken, örgütün yıllık gelirinin yüzde 50-60 kadarının uyuşturucu ticaretinden geldiği tahmin edilmekte.
ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi örgütün üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar'ı 14 Ekim 2009 tarihinde önemli yabancı uyuşturucu kaçakçıları olarak belirledi. Aynı ofis 20 Nisan 2011'de ise örgütün kurucularından Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile birlikte bazı diğer üst düzey üyelerini, Yabancı Uyuşturucu Çetelerini Belirleme Yasası çerçevesinde "Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçıları" olarak ilan etti.
Bu mali kaynakların yanı sıra yurt içinden ve yurt dışındaki diasporadan bağış da toplayan örgütün kontrol ettiği bölgelerde çeşitli vergi ve benzeri yöntemlerle gelir elde ettiği de biliniyor.
PKK'nın en kanlı eylemleri neler oldu?
Silahlı faaliyetlerine 1984 yılında başlayan PKK günümüze kadar sadece güvenlik güçlerine karşı değil sivillere ve altyapı hizmetlerine yönelik pek çok terör eylemi gerçekleştirdi.
PKK'nın sivil halkı hedef aldığı en kanlı eylemlerden biri 20 Haziran 1987'de Mardin'in Pınarcık köyünde gerçekleştirildi. Köydeki çoğunlukla kadın ve çocuklardan oluşan sivilleri hedef alan PKK saldırısında toplam 30 sivil yaşamını yitirdi.
O yıllarda bölge halkını korkutmayı hedef alan örgüt yine aynı yıl bu kez başka bir köye saldırdı. Ağustos 1987'de Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Milan köyüne düzenlenen baskında PKK militanları köydeki sivilleri hedef aldı ve 27 sivili öldürdü.
PKK'nın 1984 yılından sonra silahlı eylemlere başlamasıyla devlet de özellikle Güneydoğu Anadolu illerinde sıkı güvenlik politikaları uygulamaya koydu. Bu politikalar kapsamında PKK'ya lojistik destek sağladığı düşünülen köyler devlet tarafından boşaltıldı, insanlar zorla yerlerinden edildi. Bu süreçte güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda ciddi insan hakları ihlallerinin uygulandığı insan hakları örgütleri tarafından kayda geçirildi. Köy boşaltmaları ve insan hakları ihlalleri PKK'nın halk nezdinde güçlenmesinde ve Kürt sorununun daha da çetrefilleşmesinde kritik rol oynadı.
Tarihe "Başbağlar Katliamı" olarak geçen terör eylemi ise 5 Temmuz 1993'de gerçekleştirildi. Erzincan'ın Başbağlar köyüne düzenlenen baskında PKK militanları köy camisine topladıkları erkekleri kurşuna dizdi ve evleri ateşe verdi. Saldırının Sivas'taki Madımak Olayları'na misilleme olarak gerçekleştirildiği iddia edildi.
24 Mayıs 1993'te bir başka kanlı eylem daha düzenlendi. PKK militanları Bingöl-Elazığ karayolunda izne çıkan silahsız askerleri taşıyan bir otobüsü durdurdu ve askerleri otobüsten indirerek kurşuna dizdi. 33 asker hayatını kaybetti.
Örgüt 1999 yılında şehirlerde bombalı eylemler düzenleme stratejisinin bir parçası olarak İstanbul Bahçelievler'de bir alışveriş merkezine bomba yerleştirdi. 13 sivil hayatını kaybederken 125 kişi ise yaralandı.
PKK, Temmuz 2008'de de şehirlere ve sivillere yönelik eylemlerde bulundu. İstanbul'un Güngören ilçesinde düzenlenen iki bombalı saldırıda 17 sivil öldü, 154 kişi yaralandı.
2015'te Çözüm Süreci'nin çökmesinin ardından örgüt eylemlerini artırdı. 13 Mart 2016'da Ankara Kızılay'daki Güvenpark'ta bir belediye otobüs durağına PKK'ya bağlı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) tarafından düzenlenen bombalı araç saldırısında 37 sivil öldü, 125 kişi yaralandı.
10 Aralık 2016'da ise örgüt en kanlı eylemlerinden birini gerçekleştirdi. İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Vodafone Park Stadyumu yakınlarında maç sonrası çevik kuvvet polislerini hedef alan bir bombalı araç ve intihar bombacısı ile saldırılar düzenlendi. TAK'ın üstlendiği saldırılarda 38'i polis 6'sı sivil 44 kişi hayatını kaybederken 155 kişi yaralandı.
Bahçeli'nin yeni çözüm sürecini başlatmasının hemen ardından ise Ankara'da TUSAŞ'a düzenlenen saldırıda 5 kişi öldü, 22 kişi ise yaralandı.
PKK hangi ülkelerde aktif oldu?
Terör faaliyetlerini uzun bir süre ağırlıklı olarak Türkiye'de devam ettiren PKK aynı zamanda sınırdaş diğer ülkelerde de aktif olarak bulundu.
Kuzey Irak'taki Kandil Dağı, PKK'nın ana üslerinden biri olarak öne çıktı. Örgüt, burada eğitim kampları ve lojistik merkezler kurarken Irak'ın kuzeyindeki otorite boşluğundan faydalanarak zaman içinde güçlendi.
Benzer şekilde PKK'nın güçlü olarak yer aldığı bir başka ülke Suriye oldu. Örgüt 1998 yılına kadar Suriye'yi güvenli sığınak olarak kullanırken örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın 1999'da Türkiye'nin baskısıyla Suriye'den çıkarılması ve ardından yakalanması önemli bir değişken oldu.
Türkiye tarafından PKK'nın Suriye kolu olarak görülen YPG/PYD Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD'nin de desteğiyle uzun yıllardır faaliyet gösterdi. Son dönemde ise Türkiye'deki yeni çözüm süreciyle birlikte YPG/SDG ile ilgili bazı gelişmeler gözleniyor.
PKK'nın Irak ve Suriye'nin yanı sıra İran'ın kuzeybatısında PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) adı altında faaliyet gösteren bir kolu da bulunuyor. PJAK, PKK ile ideolojik ve lojistik bağlara sahip olarak değerlendiriliyor.
Bu sınır ülkelerinin yanı sıra PKK pek çok Avrupa ülkesinde de Kürt diasporası kanalıyla faaliyetlerini sürdürdü. Propaganda, fon toplama ve lobi çalışmaları içinde olan örgüte yönelik bu ülkelerde zaman zaman operasyonlar düzenlendi.
PKK daha önce kendini feshetti mi?
Açık kaynaklara göre PKK 1978'deki kuruluşundan bu yana resmi olarak kendini hiç feshetmezken zaman zaman farklı isimler alarak imaj değişikliğine gitmeye çalıştı.
Öcalan'ın 1999'da yakalanmasının ardından PKK 2002'de kendini "Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi" (KADEK) olarak yeniden adlandırdı ve örgüt silahlı mücadele yerine daha fazla siyasi mücadele vurgusu yaptı. Ancak bu isim değişikliği bir fesih olarak tanımlanmadı ve örgüt aynı lider kadrosu ve yapısıyla faaliyetlerini sürdürdü.
2003'te ise KADEK'in yerine "Kürdistan Halk Kongresi" (Kongra-Gel) kuruldu. Bu da bir isim değişikliği olarak kayda geçerken örgüt bu dönemde de eylemlerine devam etti. Daha sonra ise PKK ismine yeniden dönüldü.
Örgüt önceki barış süreçlerinde ne tutum aldı?
PKK kuruluşundan itibaren farklı dönemlerde Türkiye ile ateşkes ya da barış görüşmeleri yürüttü. Bunların sonuncusu 10 yıl önce 2013-2015 çözüm sürecinde gerçekleşti.
İlk ateşkes girişimleri 1990'lı yılların başında gerçekleşti. 1993'te dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın girişimiyle PKK 20 Mart'ta tek taraflı ateşkes ilan etti. Ancak Özal'ın Nisan ayındaki ölümü ve PKK'nın 24 Mayıs'ta düzenlediği bir saldırıyla ateşkes sona erdi.
Abdullah Öcalan'ın 1999'da Kenya’da yakalanmasının ardından PKK Eylül 1999'da tek taraflı ateşkes ilan etti ve silahlı güçlerini Türkiye'den çekeceğini duyurdu. 2000 yılında örgüt silahlı mücadelenin sona erdiğini açıklarken diğer yandan KADEK ve Kongra-Gel adlarını alarak imaj değişikliğine gitti. Silahlı eylemlerine ara verse de tamamen durdurmadı.
2009’da başlayan ve basına sızan Oslo görüşmeleri Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile PKK arasında gizli müzakereleri içerdi. Ancak bu görüşmeler 2011'de sızdırılmasının ardından kesildi.
2013'te ise yeni bir girişimle Çözüm Süreci başlatıldı. Öcalan, İmralı'dan yaptığı açıklamalarla silahlı mücadelenin sona ermesi ve demokratik haklar için siyasi mücadele yapılması çağrısında bulundu. Bu nedenle PKK 2013'te ateşkes ilan etti ve bazı militanlarını Türkiye'den çekti. Ancak 2015'te Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesiyle süreç çöktü. PKK bu saldırıyı üstlenmezken Türkiye örgütü sorumlu tuttu.